Altun, İsrail'in zulümlerine karşı Türkiye çok güçlü ses çıkardı
Fahrettin Altun: Filistin'in haklı davasında gerçekten hakikati duyurmaya yönelik çaba sarf eden bütün Gazeteciler çok şanlı, şerefli bir iş yapıyor.
Anadolu Yayıncılar Federasyonu (AYF) tarafından gerçekleştirilen Filistin’de Öldürülen gazetecilerin anıldığı canlı yayına katılan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun önemli mesajlar verdi.
Altun, Sizin şahsınızda gerçekten çok büyük bir duyarlılık göstererek Filistin’de, Gazze’de, İsrail tarafından katledilen Gazetecilere yine orada görev yapan Gazetecilere verdiğiniz destekler dolayısıyla Filistin’in haklı davasında gerçekten hakikati duyurmaya yönelik çaba sarf eden bütün Gazeteciler çok şanlı, şerefli bir iş yapıyorlar. Bizde bulunduğumuz her ortamda Ulusal, Uluslararası her Platformda bu haklı mücadeleye destek vermeye çabalıyoruz. Gerçekten de Türkiye’de Medyamız, Türk Medyası çok büyük bir duyarlılık gösterdi. Türkiye öteden beri Filistin’in haklı davasında masum sivillerin., masum Filistinlilerin hep yanında, arkasında durdu. Yine İsrail’in zulümlerine karşı Türkiye çok güçlü ses çıkardı ve medyamız da bu noktada gerçek anlamda bir duyarlılık ortaya koydu dedi.
Fahrettin Altun’un açıklamaları şöyle;
Burada hakikati perdelemeye dönük, gerçeği gizlemeye dönük bir çaba var, sistematik bir çaba var. Bu sistematik çabaya karşı duranda haklı bir mücadele verende sahadaki Gazetecilerdir. Sahaya Türkiye’den de giden birçok Gazeteci arkadaşımız var. Orada görev yapan birçok Gazeteci var. Bunlar bütün engelleme girişimlerine rağmen, bütün saldırılara tehditlere, bombalara hedef gösterilerek öldürülmelerine rağmen yine de orada varlık göstermeye orada Gazetecilik yapmaya devam ediyorlar. Bu gerçekten Gazetecilik mesleğinin de niteliğini yukarıya çeken, Gazetecilik tarihinde Medya tarihinde şanla şerefle anılacak bir girişim. Esas itibari ile İsrail iki şey yapıyor. Kendi zulümlerini bir anda ört bas etmek için ve burada yürüttüğü bu soykırımı perdelemek için birincisi Gazetecileri katlediyor. Burada söyleyecek gerçekten başka bir söz yok. Açıkça hedef alarak Gazetecileri katlediyor.
“İSRAİL ZULÜMLERİNİ ÖRTBAS ETMEK İÇİN DEZENFORMASYON YAPIYOR”
Diğer taraftan İsrail yine zulümlerini ört bas etmek için 7 Ekim’den bu yana gördüğümüz üzere sistematik bir şekilde dezenformasyon kampanyalarını yürütüyor. Tabi burada acı olan ne yazık ki Batı Dünya düzeninin, Batılı Uluslararası sistemin İsrail’in bu cürümlerine ses çıkarmaması. Gazetecileri katlediyor İsrail ve Batı Dünya’sından gerçek anlamda ne yazık ki Batı Dünya düzeninin elitlerinden bir ses gelmiyor. Diğer taraftan İsrail’in daha acı olan bir başka hususta sistematik dezenformasyon kampanyalarını da ne yazık ki Batı Dünya sistemi, Batı Medyası ciddi bir şekilde destek veriyor. Bir anlamda baktığımızda bu Batı’daki Müslümanlara, İslam’a yönelik inşa edilen bu karşıt söylemin burada devreye sokulduğunu Filistinlilere karşı, Müslümanlara karşı bir olumsuz imaj oluşturmaya çalışıldığını görüyoruz.
“YÜZLERCE YALANI DEŞİFRE ETTİK”
Burada bu oluşturulmaya çalışan imajlarla açık ve net bir şekilde İsrail’in desteklenmeye çalışıldığını görüyoruz. Ancak bu çabalar ne olursa olsun asla ve kata başarıya ulaşamayacaktır. Çünkü orada hakikatin sesi olan Gazeteciler bunun önündeki en temel engeldir. Bizde Türkiye olarak gerçekten 7 Ekim’den bu yana başından itibaren İsrail’in oradaki hakikatin peşinde koşan insanlarında gayreti ile yüzlerce yalanını ifşa ettik, deşifre ettik. İsrail’in dezenformasyon kampanyalarını sadece Türkiye için değil Uluslararası alanda da resmettik. Böylelikle İsrail’in bu yürüttüğü Faşist Propaganda çabasını da bertaraf ettik.
Elbette İsrail buna yoğun bir şekilde devam ediyor. Gerçekten İsrail’in Propaganda yöntemi sözüm ona geriye dönük olarak referans verdikleri o ötekileştirdikleri Faşist Propaganda yöntemleriyle birebir aynıdır. İsrail bugün Faşist Propaganda yöntemleri uygulamaktadır. Fakat bunları yine gazetecilerin mücadelesi ile başarıya ulaşamadığını görüyoruz. Bunun başarıya ulaşamaması için Filistinlilerin sesinin, Gazzeli kardeşlerimizin seslerinin bütün Dünya’ya ulaşması için el birliği ile çalışmaya devam edeceğiz. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye’nin yürüttüğü mücadele tam da esas itibari ile bu mücadeledir. Filistin’in haklı davasını yürütmek ve burada da çok temel bir hareket noktasından biz ilerliyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanımızın Uluslararası bütün Platformlarda vurguladığı üzere şu an itibari ile bütün Dünya’nın Uluslararası sistemin şuna karar vermesi gerekiyor buna adım atması gerekiyor. 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan Egemen bağımsız toprak bütünlüğü bir olan Filistin Devleti kurulması gerekiyor. Bu Filistin Devletinin kurulması ile birlikte burada İsrail’in artık asimetrik bir şekilde yürüttüğü bu saldırılarında son bulması gerekiyor. Ancak böylelikle Filistin’de barış olabilir ancak böylelikle bölgede barış olabilir ve esas itibari ile Küresel barışın teminatı adına da bu önemli bir adım olacaktır. Biz bu noktada gerçekten başından itibaren koşulsuz bir Ateşkes ve kalıcı bir barışın temini için yoğun çaba sarf ediyoruz.
Cumhurbaşkanımızda çok ciddi adımlar atıyor. İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde, Türk Devletleri bünyesinde diğer Birleşmiş Milletler bünyesinde ve birçok Uluslararası Platformda gerçekten Filistin davasına destek olmak ve İsrail’in zulümlerine karşı koymak noktasında bir birlik, insanlık olarak bir birlik içinde hareket edilmesi vurgusunu yapıyor.
Özel olarak da yine İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde İslam Ülkelerinin ortak hareket etmesi çok ama çok hayati bir unsur. Bizde bu doğrultuda Cumhurbaşkanımızın çizdiği çerçeve etrafında biz 24 Şubat’ta malumunuz İslam İşbirliği enformasyon Bakanlarını olağanüstü bir toplantıya çağırdık. İslam İşbirliği enformasyon Bakanların olağan toplantısında çok temel hususlarda kararlar aldık. Burada biz çok net olarak vurguladık ki ne olursa olsun dezenformasyonla mücadele etmek için Uluslararası düzeyde ve etkin bir koordinasyona ihtiyaç var. Bu etkin koordinasyonu kurmak için adım atmalıyız ve İslam Dünya’sı bu noktada ortak hareket etmeli. Yine diğer taraftan İsrail’in sömürgeci bir işgal içerisinde olduğu ve işgalin Uluslararası alanda yarattığı tepkiyi en aza indirmek için Gazetecileri sindirmeye çalıştığı ve bu çerçevede sahada çok ciddi bir yıkım ortaya koyduğu ve bunlara karşıda yine Uluslararası bir işbirliği içerisinde hareket edilmesi gerektiğini çok net bir şekilde vurguladık.
Gerçekten de İsrail işgal güçleri Uluslararası Hukuku hiçe sayan, Gazetecilerin haklarını güvence altına alan ve koruyan diğer Uluslararası belgeleri yok sayan bir şekilde hareket etti, ediyor ve biz buna karşı mücadele etmek durumundayız ne olursa olsun bu mücadele haklı bir mücadeledir ve bu mücadelede biz hakkın tarafı olarak Batıla karşı galip geleceğiz. Uluslararası toplum Filistin topraklarında özelliklede Gazze şeridinde olup bitenleri bilmek zorunda. Bu Gazetecilerin mücadelesi bu mücadeledir. Çok esaslı bir mücadeledir, insanlık adına bir mücadeledir.
Batı Dünya’sından meslektaşlarımızın kafalarını kuma gömmesini kabul edemeyiz. Mutlak surette bu zulme hep beraber ses vermek zorundayız. Çünkü ifade ettiğim gibi İsrail Gazetecileri hedef alarak yanı sadece Uluslararası hukuku ihlal etmiyor. Aynı zamanda bir soykırım uyguluyor. Filistinlilere, Müslümanlara yönelik bir soykırım uyguluyor. Biz buna karşı mücadele etmek zorundayız. Malumunuz bugün Küresel anlamda çok ciddi bir meydan okumalarla, insanlık olarak çok ciddi sınamalarla karşı karşıyayız. Artık geleneksel savaşların dışında çok ciddi tehditlerle mücadele etmek zorundayız. Ve burada dezenformasyon başta olmak üzere tüm bu hibrit tehditlerin Dünya’ya daha fazla yayılması noktasında İsrail’in oynadığı kötücül bir rol var bunun altını çizmek zorundayız ve bugün bütün insanlık ben bunu defalarca vurguladım tekrar vurgulamak istiyorum.
Bugün bütün insanlık İsrail kaynaklı hibrit tehditlerin ve sistematik dezenformasyonun hedefidir. Burada biz şunu bilmek zorundayız İsrail gerçekten bütün Dünya’yı kendi Faşist Propaganda yöntemleri ile Filistinlilerin olmadığını ortaya koyup bu yönde ikna etmeye çalışıyor. Hayır, Filistinliler var, Filistinliler o toprakların gerçek sahibi ve karşımızda aynı zamanda işgalci bir İsrail gücü var, yine terörist yerleşimciler var. Onun dışında varlık göstermeye çalışan, onun dışında iddiada bulunmaya çalışan bu anlamda baktığımızda Filistinliler dışında hiçbir güç bölgenin gerçek gücü değildir. O yüzden biz bu mücadeleyi vermemiz gerekiyor. Ben bu yaklaşımla size gerçekten canı gönülden teşekkür ediyorum. Burada hem Ulusal Medyamızın Hem de Yerel Medyamızın gerçekten bu duyarlılığı takdire şayandır. Biz bu yaklaşımla bu duyguyla bu mücadelemizi vermeye devam edeceğiz.
Cumhurbaşkanımız gerçekten Bayram boyunca birçok liderle Bayramlaştı, onlarla görüştü ve her biriyle yaptığı görüşmede mutlaka İsrail’in zulümlerine karşı Filistin haklı davasında arkasında olmamız gerektiğini ve bu noktada birlik ve beraberlik içinde hareket etmemiz gerektiğini vurguladı. Nitekim Sayın Cumhurbaşkanımız yine önümüzdeki günlerden itibaren yoğun bir dış politika mesaisi olacak ve bu dış politika mesaisi içinde de Filistin’in mücadelesine ve Gazze’deki zulmün sona erdirilmesine yönelik çabalarını devam ettirecek.